Trabzon ve çevresinin Ermenilere verilmesini ya da bölgede bir Pontus Rum Devleti kurulmasını önlemek için İstanbul’da Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyet Cemiyeti kurulmuştu. Cemiyet daha sonra Lazistan olarak bilinen bölgede şubeler açmış ve Rize’yi bölgenin merkezi kabul ederek çalışmalarını Rize şubesinde yoğunlaştırmıştı. Osmanlı Hükümetleriyle uyum içinde çalışmalarını sürdüren bu Cemiyet Osmanlı Devleti’ne bağlı olduklarını, fakat bölge farklılıklarına göre yerel yönetimlerine geniş yetkiler tanınmasını savunmaktaydı. Cemiyetin bu görüşü, bağımsız bir Pontus-Rum Devleti kurmanın güçlüğü karşısında padişaha bağlı özerk bir yönetimin kendileri için de uygun olduğunu savunan Giresun Metropoliti Lavrandios gibi bazı Rum çevrelerinin de desteğini almıştı. Ulusal birliğin sağlanmasında kendisini dışarıda tutan bu cemiyet Sivas Kongresi’nden sonra Hürriyet ve İtilaf Fırkası ile birleşmiş ve İngiliz etkinliğine girmişti.
Türkler İslamiyeti kabul etmeden önce kendi milli alfabeleri olan Orhun ve Uygur alfabelerini kullanmışlardı. İslamiyeti kabul etmelerinden sonra ise Arap harflerini benimsediler. Ancak bu harfler Türkçenin yapısına uymuyordu. Arap harflerinin öğrenilmesi ve yazılması oldukça zordu. Bu yüzden, halkın büyük çoğunluğu okuma yazma bilmiyordu. Cumhuriyet döneminde ele alınan önemli konulardan biri de harfler konusu oldu. 1927 yılında Maarif Vekaleti, harfler konusunda incelemelerde bulundu. Aynı yıl çıkarılan posta pullarında Türk Postaları kelimeleri Latin harfleriyle yazıldı. 1928’de Maarif Vekaletinde bir alfabe komisyonu kuruldu. Komisyon, Arap harfleri yerine Latin harflerine dayalı Türk alfabesini hazırlamaya başladı. Bu konu ile yakından ilgilenen Mustafa Kemal Paşa’nın çabaları sonucu Türk alfabesine son şekli verildi. Mustafa Kemal Paşa, yeni Türk harflerinin kabul edilmesi konusunu, 9 Ağustos 1928’de İstanbul Sarayburnu’nda halka şu sözlerle bildirdi: “Arkadaşlar, zengin dil...
Yorumlar
Yorum Gönder