Ana içeriğe atla

Laiklik Ne Demektir?

Konuyu daha iyi anlamak için önce terimler dünyasına bakmak gerekir. Bu amaçla kullanılan terimlerden biri sekülarizm diğeri de laikliktir. Yunanca Laos, ruhbandan olmayan, Laikos da halka ilişkin olan anlamına gelmektedir. Latince Laicus, dine ilişkin olmayan demektir. Fransızca’daki laic ya da laique de din ve ruhban dışılığı ifade eder. Secularism sözcüğü daha çok İngilizce ve Almanca konuşulan ülkelere özgüdür; din ve ruhban dışılık ya da dünyasallık anlamına gelmektedir. Sekülarizm bazı ince farklarla, laikliğin ikizi sayılır.

Hıristiyanlığın ilk yüzyılının sonuna doğru, kilise adamlarına Latince olarak clerici denilmeye başlanılmıştır. Buna karşılık, inandığı din ne olursa olsun, din adamı niteliğinde bulunmayan toplumsal kesime de laikos/laici denilmesi yaygınlaşmıştır. Ortaçağdan sonra ise, laikos sözcüğü, yalnızca din adamları dışında kalanlar için kullanılan bir terim olmaktan çıkmış, siyasal iktidarın kaynağı ve dinsel-siyasal iktidar ilişkilerini belirleyen bir terim olarak, siyasal iktidar yapısının adı olarak ortaya çıkmıştır.

Laiklik bir din savaşının değil, bir siyasal savaşın ürünüdür. Dinsel değil siyasal bir sorundur. Laiklik bir yandan çağdaşlaşma karşıtı bir din sömürücülüğüne, diğer yandan onu dışardan yürütmek isteyen siyasal güçlere karşı ulusal varlığın bağımsızlığı, kişi olarak vatandaş özgürlüğü ilkesidir.

Laik devlet ve genellikle laiklik kavramları modern çağın yarattığı kavramlardır. Laik devlet kavramı, dine dayalı sayılan toplum ve devlet örgütlenmesinin değişmesi sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Batı dünyasında olsun, İslam dünyasında olsun, din ile devlet arasındaki ilişki biçimleri rasgele doğan görüşlerin sonucu değildir. Devlet siyasal gücün örgütlenmesidir. Çağdaş devlet kurma sürecinde; ilk şart, ulusal devlet kurma sorunu, ikinci şart, demokratik haklara dayalı devlet kurma sorunu, üçüncü şart, maddesel ve moral ilerleyiş yollarının demokratlaştırılması sorunu, özellikle ekonomik kalkınma sorunu, dördüncü şart ise, demokratik yüzeyde yürüyebilecek kişi haklarının garantilenmesi sorunun çözümü, bunların hepsi aslında dünyasal ve siyasal sorunlardır.

Yorumlar

  1. devlet ve genellikle laiklik kavramları modern çağın yarattığı kavramlardır. Laik devlet kavramı, dine dayalı sayılan toplum ve devlet örgütlenmesinin değişmesi sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Batı dünyasında olsun, İslam dünyasında olsun, din ile devlet arasındaki ilişki biçimleri rasgele doğan görüşlerin sonucu değildir. Devlet siyasal gücün örgütlenmesidir. Çağdaş devlet kurma sürecinde; ilk şart, ulusal devlet kurma sorunu, ikinci şart, demokratik haklara dayalı devlet kurma sorunu, üçüncü şart, maddesel ve moral ilerleyiş yollarının demokratlaştırılması sorunu, özellikle ekonomik kalkınma sorunu, dördüncü şart ise, demokratik yüzeyde yürüyebilecek kişi haklarının garantilenmesi sorunun çözümü, bunların hepsi aslında dünyasal ve siyasal sorunlardır.

    YanıtlaSil
  2. bişi anlamadım çok uzun

    YanıtlaSil
  3. Hıristiyanlığın ilk yüzyılının sonuna doğru, kilise adamlarına Latince olarak clerici denilmeye başlanılmıştır. Buna karşılık, inandığı din ne olursa olsun, din adamı niteliğinde bulunmayan toplumsal kesime de laikos/laici denilmesi yaygınlaşmıştır. Ortaçağdan sonra ise, laikos sözcüğü, yalnızca din adamları dışında kalanlar için kullanılan bir terim olmaktan çıkmış, siyasal iktidarın kaynağı ve dinsel-siyasal iktidar ilişkilerini belirleyen bir terim olarak, siyasal iktidar yapısının adı olarak ortaya çıkmıştır.

    Laiklik bir din savaşının değil, bir siyasal savaşın ürünüdür. Dinsel değil siyasal bir sorundur. Laiklik bir yandan çağdaşlaşma karşıtı bir din sömürücülüğüne, diğer yandan onu dışardan yürütmek isteyen siyasal güçlere karşı ulusal varlığın bağımsızlığı, kişi olarak vatandaş özgürlüğü ilkesidir.

    Laik devlet ve genellikle laiklik kavramları modern çağın yarattığı kavramlardır. Laik devlet kavramı, dine dayalı sayılan toplum ve devlet örgütlenmesinin değişmesi sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Batı dünyasında olsun, İslam dünyasında olsun, din ile devlet arasındaki ilişki biçimleri rasgele doğan görüşlerin sonucu değildir. Devlet siyasal gücün örgütlenmesidir. Çağdaş devlet kurma sürecinde; ilk şart, ulusal devlet kurma sorunu, ikinci şart, demokratik haklara dayalı devlet kurma sorunu, üçüncü şart, maddesel ve moral ilerleyiş yollarının demokratlaştırılması sorunu, özellikle ekonomik kalkınma sorunu, dördüncü şart ise, demokratik yüzeyde yürüyebilecek kişi haklarının garantilenmesi sorunun çözümü, bunların hepsi aslında dünyasal ve siyasal sorunlardır.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Barışı’nından Sonraya Kalan Sorunlar

Ne var ki bu barışçı tutumu engelleyebilecek Lozan Barış Anlaşması ’nda çözümü sonraya bırakılan sorular bulunmaktadır. Bu sorunlar, İngiltere ile Musul, Fransa ile Osmanlı borçları ve bunların tasfiyesi, Yunanistan ile etabli yeni yerleşikliğin tanımlanması sorunundan kaynaklanan anlaşmazlıklardır. Birinci Dünya Savaşı sonucu Alman, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorlukları parçalanmışlar, Bu ülkelerdeki hanedanlar tarihe karışmıştır. Ayrıca Rusya’da siyasi rejim değişikliği sonucu Bolşevik yönetimi kurulmuştur. Türkiye Lozan Barış Anlaşması’ndan sonra dönemin büyük kabul edilen Batı devletlerine karşı, yansız bir politika izlemeye çalışmıştır. 1923-1930 arası dönemde Türkiye’nin dış politikasını etkileyen iki temel unsur bulunmaktadır. Birincisi, Avrupa’nın en güçlü devletleriyle sınır komşusu olmasıdır. Küzeydoğu da Sovyetler Birliği; güneyde İngiltere ve Fransa ile  denetimindeki manda rejimleri dolayıyla ve Ege’de On iki Ada ile İtalyanlar’la sınır komşusu olmuştur.

Soyadı Kanunu

Toplumsal alanda eşitliği sağlamak ve bireyin kişisel ve toplumsal kimliğini belirlenmesini, çizilen ulusal kimlik çerçevesinde özgür yurttaşın yaratılması hedefiyle herkesi tanımlayan bir soy adı vermek için  24 Kasım 1934 tarihinde Soyadı Kanunu çıkarılmıştır.Yasanın üçüncü maddesine göre rütbe memuriyet, aşiret isimleri, ayrıcalık sağlayan niteleyici sıfatlar, yabancı ırk ve ulus isimleri, gülünç ve genel ahlak kurallarına uymayan lakaplar soyadı olarak alınamayacaktı. TBMM’nin, çağdaşlaşma siyasetine uygun olarak çıkardığı, feodalizme, gericiliğe ve aşiret hayatına son verip, ulusal değerlere bağlı bir toplum yaratmayı amaçlayan önemli yasalardan biridir. Soyadı Yasasını bütünleyen, aynı yıl içinde TBMM’nin çıkardığı diğer bir yasa ile “Ağa, Hacı, Hoca, Hafız, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Hanım, Hanımefendi, Paşa ve Hazretleri”   unvanlarının kullanılması yasaklanmıştır. Çünkü bu unvanlar sıradan insanlar için değil toplum üzerinde nüfuzlu kişiler tarafından kull...

Laik Devletin Özellikleri

Laiklik ve demokrasi, birbirinden farklı ama aynı amaca yönelen ve birbirini besleyen iki önemli kavramdır. Bu kavramların birleşme noktaları öncelikle egemenlik kavramıyla ilgilidir. Egemenliğin kimin elinde olduğu burada en önemli sorundur. Egemenlik Tanrı’nın ya da “yeryüzündeki gölgeleri”nin mi, yoksa halkın, milletin midir? Burada öne çıkan sorun, kim adına iktidar yarışına girildiği ve iktidar yetkilerinin nasıl kullanılmakta olduğudur. Egemenliğin Tanrı adına kullanıldığı sistemler teokrasi, halk-milletin elinde olduğu sistemler ise demokrasi olarak adlandırılır. Böylece, “Hakimiyet Allah’ındır” ile “Egemenlik Milletindir” ilkeleri arasında aynı zamanda demokratik, anti-demokratik zıtlığı vardır. Laik devlet için diğer bir belirleyici de hukuk kurallarını kimin koyduğu ve kaynağının ne olduğudur. Hukuk kuralları dine dayandırılıyorsa, bunlar kutsaldır, değişmezdir ve hatta tartışılmazdır. Böyle devletler teokratiktir. Hukuk kurallarını halk ya da millet egemenliğini ya da bunla...